Tarih Hırsızlığı
Kitabın Yazarı: Jack Goody
İlk Basım Yılı: 1987
Yayınevi (TR): İş Bankası Yayınları
Kategori: Kültür
Özet
Tarih Hırsızlığı, antropolog Jack Goody tarafından kaleme alınan ve Batı medeniyetinin tarih yazımı süreçlerini eleştiren önemli bir eserdir. Goody, bu kitapta Batı’nın tarihsel süreçleri kendi çıkarları doğrultusunda nasıl yeniden kurguladığını ve “tarihi hırsızlık” olarak adlandırdığı bu durumu nasıl gerçekleştirdiğini irdeler. Ona göre, Batı’nın tarih yazımı, çoğu zaman diğer medeniyetlerin kültürel, teknolojik ve bilimsel başarılarını küçümseme veya tamamen görmezden gelme eğilimindedir.
Kitap, özellikle Batı tarihinin belirli bölümlerini Batı-merkezci bir bakış açısıyla yeniden yazarken, diğer kültürlerin katkılarını ya silmeye ya da küçültmeye yönelik eğilimlerini ele alır. Batı’nın Rönesans, Aydınlanma ve sanayi devrimi gibi dönüm noktalarının yalnızca Avrupa kökenli olduğu şeklindeki anlatıları sorgular ve bu süreçlerde Asya, Afrika ve Orta Doğu’nun rolünü vurgular. Goody’e göre, Batı’nın tarihsel başarıları, diğer medeniyetlerin başarılarından soyutlanamaz ve Batı’nın tarihsel egemenliğini inşa ederken bu kültürlerden pek çok şeyi ödünç aldığı açıkça görülmelidir.
Goody ayrıca yazılı tarihin Batı’nın tekelinde olmadığını vurgular. Yazının ve tarihin kaydedilmesi, antik Mezopotamya, Çin, Hindistan gibi medeniyetlerde Batı’dan çok daha önce başlamıştı. Ancak, Batı-merkezli tarih anlatıları, bu medeniyetlerin katkılarını yeterince öne çıkarmamıştır. Goody, bu noktada Batı’nın tarih yazımı pratiğini “hırsızlık” olarak nitelendirir, çünkü Batı, diğer medeniyetlerin başarılarını kendi başarısı gibi sunma eğilimindedir.
Kitap, Batı’nın tarih yazımındaki bu eğilimlerini eleştirirken aynı zamanda tarihsel bilincin nasıl şekillendiğini ve tarihin sadece olayları anlatan bir araç değil, aynı zamanda gücün ve ideolojinin bir aracı olarak nasıl kullanıldığını da detaylandırır. Tarih yazımı, Goody’ye göre, geçmişi yalnızca bir şekilde anlatmakla kalmaz, aynı zamanda mevcut iktidar yapılarını destekleyen bir ideoloji oluşturur.
Goody’nin yaklaşımı, modern dünyada Batı’nın diğer kültürlere karşı kurduğu epistemolojik egemenliği ve bunun sonucu olarak tarihin nasıl çarpıtıldığını gözler önüne serer. Ona göre, Batı’nın tarih anlayışı diğer kültürlerin başarılarını göz ardı ederek kendi üstünlüğünü meşrulaştırma eğilimindedir. Tarih yazımında kullanılan dil, ideoloji ve seçici anlatılar, dünya medeniyetlerinin daha dengeli bir şekilde incelenmesine engel olmuştur.
Goody, aynı zamanda, bu tarihsel hırsızlığın günümüzde nasıl devam ettiğine de dikkat çeker. Küreselleşmenin getirdiği karşılıklı etkileşimlerin artmasına rağmen, Batı’nın kültürel üstünlük iddiaları ve bu kültürel tarih hırsızlığı eğilimi hala sürmektedir.
Cevvela Yorumu
Jack Goody'nin Tarih Hırsızlığı, Batı tarih yazımının adaletsizliğini, Batı-merkezci yaklaşımlarını ve tarihin nasıl bir güç aracı olarak kullanıldığını derinlemesine inceleyen önemli bir eser. Goody'nin Batı'nın tarihsel süreçlerde diğer kültürlerin başarılarını nasıl göz ardı ettiğini ortaya koyması, eserin en güçlü yönlerinden biri. Benim yorumuma göre, Goody’nin tarih yazımı üzerine yaptığı eleştiriler son derece haklı ve geçerli. Batı-merkezci tarih anlatısı, sadece Batı’nın başarılarını öne çıkarma eğiliminde olmakla kalmıyor, aynı zamanda diğer medeniyetlerin katkılarını küçümsüyor. Bu durum, Batı dışı toplumların tarihsel öneminin küçültülmesine ve zamanla unutulmasına yol açıyor. Goody'nin bu tarihsel çarpıklığı "tarih hırsızlığı" olarak tanımlaması oldukça isabetli. Özellikle Rönesans, Aydınlanma gibi dönüm noktalarının sadece Batı'nın kendi içsel dinamiklerinden kaynaklandığı düşüncesi, Goody’nin işaret ettiği gibi, yanıltıcıdır. Bu süreçlerde Doğu medeniyetlerinin bilimsel ve kültürel katkıları göz ardı edilmiştir. Bununla birlikte, Goody'nin eleştirdiği tarih yazımının sadece Batı medeniyetine özgü olmadığını da düşünmek gerekir. Farklı kültürlerde de tarih, çoğu zaman iktidar sahiplerinin çıkarlarını destekleyecek şekilde yazılmıştır. Bu nedenle, Goody'nin çalışması evrensel bir eleştiri sunarken, sadece Batı'ya odaklanmak yerine genel bir tarihsel manipülasyon eleştirisi getirebilirdi. Eserin bir diğer güçlü yanı ise, tarih yazımının siyasi ve ideolojik bir araç olarak nasıl kullanıldığını göstermesi. Goody, tarihçilerin tarafsız olmadığını ve yazdıkları tarihsel anlatıların mevcut iktidar yapıları tarafından nasıl şekillendirildiğini açıkça ortaya koyuyor. Bu, tarihin sadece geçmişi anlatan bir disiplin olmadığını, aynı zamanda bugünkü güç ilişkilerini de pekiştiren bir araç olduğunu gözler önüne seriyor. Kitaba yönelik eleştirilerimden biri, Goody'nin Batı'yı eleştirirken Doğu'yu bir nevi masum bir taraf gibi sunması olabilir. Her ne kadar Batı’nın tarih yazımında manipülasyonlar yapmış olması doğru olsa da, Doğu’nun kendi tarih anlatılarında da benzer şekilde seçici ve manipülatif olabileceğini göz ardı etmemek gerekir. Tarihsel anlatılar her zaman iktidar ilişkilerinin etkisi altında şekillenir ve Batı ile Doğu arasında bir denge sağlanmaya çalışılsa bile her iki tarafın da bu anlatıları kendine göre kurguladığı gözden kaçırılmamalıdır. Goody’nin tarih yazımında yaptığı bu eleştiriler, günümüzde de oldukça güncel bir tartışmayı ortaya koyuyor. Bugün dahi tarih kitaplarının ideolojik bir zeminde yazıldığına, belirli toplumsal ve politik çıkarların bu yazımları etkilediğine şahit oluyoruz. Özellikle küreselleşen dünyada, Batı merkezli tarih anlayışının hala egemen olduğu ve bu anlayışın diğer kültürleri geri planda bırakma eğiliminde olduğu görülmektedir. Goody’nin çalışması, bu tarihsel adaletsizliğin altını çizerken, tarihin daha kapsayıcı ve adil bir şekilde yeniden yazılması gerektiğini savunuyor. Özetle, Tarih Hırsızlığı, Batı tarih yazımına yönelik çok yönlü bir eleştiri getiriyor ve tarihsel adaletsizlikleri gözler önüne seriyor. Jack Goody’nin yaklaşımı, yalnızca akademik çevrelerde değil, aynı zamanda tarih bilincine sahip olmak isteyen herkes için önemli bir rehber niteliğinde. Ancak, eserin Batı merkezci tarih anlatısına yönelik eleştirilerinde daha dengeli bir bakış açısına yer verilmesi, farklı kültürlerin tarih yazımındaki manipülasyonlarının da göz önünde bulundurulması gerekirdi.
Cevvela'dan Alıntılar
"Dünya tarihi nasıl olup da sadece Batı'da gerçekleşen olaylarla tanımlanır hale geldi?"
"İnsanlar kendi tüketimleri için gerekenin çok daha fazlasını üretiyorlardı,"
"Yunanlara göre Persler, demokrasiden çok tiranlığın karakterize ettiği "barbar"lardı."
"Fakat tarih, dünya tarihi için kötü bir kılavuzdur."
"Yazılı dinlerin çoğu, bir Altın Çağ, insanlığın sonunda geri dönmek zorunda olduğu bir Cennet Bahçesi veya bir doğal bahçe fikrini barındırıyordu."