Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek
Kitabın Yazarı: Marshall G. S. Hodgson
İlk Basım Yılı: 1993
Yayınevi (TR): Vadi Yayınları
Kategori: Tarih
Özet
Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek (Rethinking World History), Marshall Hodgson’un dünya tarihine yönelik eleştirel bir perspektiften bakarak geleneksel tarih anlatılarını sorguladığı bir eserdir. Hodgson, dünya tarihinin yazımında Batı merkezli yaklaşımların hakim olduğunu ve bu durumun, tarihsel gerçeklerin ve gelişmelerin yanlış yorumlanmasına yol açtığını savunur. Kitap, dünya tarihini Batı merkezli anlatılardan kurtarıp daha dengeli, çok merkezli ve kültürler arası etkileşimleri göz önünde bulunduran bir perspektifle yeniden düşünme çağrısında bulunur.
Hodgson, dünya tarihini geniş bir zaman diliminde ele alarak, insanlığın ortak tarihini oluşturan unsurlar üzerinde durur. Tarihi, sadece Batı medeniyetinin başarılarından ibaret görmek yerine, dünyanın farklı bölgelerindeki medeniyetlerin ve kültürlerin katkılarını değerlendirir. Özellikle İslam medeniyetinin dünya tarihindeki önemini vurgulayan Hodgson, bu medeniyetin Batı dünyasıyla olan etkileşimlerine dikkat çeker. Ona göre, İslam medeniyeti, sadece dini bir fenomen olmaktan öte, dünya tarihine büyük katkılar sağlamış bir uygarlıktır.
Kitap, dünya tarihinin bir bütün olarak ele alınması gerektiğini savunur ve Batı’nın tarih yazımında yarattığı kutuplaşmaların tarihsel gerçekleri gölgelediğini ifade eder. Hodgson, Batı’nın, Ortaçağ’dan itibaren Doğu dünyasıyla olan ilişkilerini ve etkileşimlerini göz ardı ettiğini ve bu durumun tarihsel anlayışları daralttığını belirtir. Bu bağlamda, dünya tarihi, birbirinden bağımsız bölgesel tarihlerin toplamı olarak değil, küresel bir perspektifle ele alınması gereken bir bütün olarak değerlendirilmelidir.
Hodgson ayrıca dünya tarihi yazımında kullanılan kavramları da eleştirir. Örneğin, “Doğu-Batı” ayrımının tarihyazımında nasıl derin etkiler bıraktığını ve bu ayrımın çoğu zaman gerçeklikten uzak ve taraflı bir bakış açısı sunduğunu tartışır. Bu tür kavramsal ayrımların, dünya tarihini parçalara bölerek yorumlamaya sebep olduğunu ve farklı medeniyetlerin birbiriyle olan bağlantılarının görmezden gelinmesine yol açtığını söyler.
Kitapta ayrıca, dünya tarihinin ekonomik, kültürel ve teknolojik gelişmeler açısından nasıl değerlendirileceği de önemli bir yer tutar. Hodgson, tarihin sadece siyasi olaylar ve savaşlar üzerinden okunmasının yanıltıcı olduğunu, bunun yerine toplumsal, kültürel ve teknolojik etkileşimlerin tarihsel süreçlerde oynadığı rolün daha fazla önemsenmesi gerektiğini vurgular. Dünya tarihinin yeniden düşünülmesi gerektiği çağrısını yaparken, farklı toplumların karşılıklı etkileşimlerinin tarihsel süreçlerin yönünü nasıl değiştirdiğini gözler önüne serer.
Hodgson’un en önemli katkılarından biri, İslam dünyasına verdiği özel önemdir. İslam medeniyetini dünya tarihindeki yerinden mahrum bırakmanın tarih yazımı açısından büyük bir hata olduğunu savunan Hodgson, İslam dünyasının Batı medeniyeti üzerindeki etkilerini kapsamlı bir şekilde ele alır. Ona göre, İslam medeniyeti, sadece İslam dünyasıyla sınırlı kalmamış, Asya, Avrupa ve Afrika’nın büyük bölümünü etkileyen küresel bir medeniyet olmuştur.
Kitapta Batı tarih yazımında yer alan “medeniyet” kavramı da ele alınır. Hodgson, medeniyetlerin izole ve statik yapılar olarak değerlendirilmesini yanlış bulur. Tarihin, birbirinden ayrı medeniyetler arasındaki etkileşimler üzerinden okunması gerektiğini belirtir. Küresel tarihin yazılmasında medeniyetler arası etkileşimlerin merkezi bir öneme sahip olduğunu ve dünya tarihinin birbirinden bağımsız değil, etkileşim içinde gelişen bir süreç olduğunu savunur.
Sonuç olarak, Marshall Hodgson, Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek adlı eserinde, tarih yazımında Batı merkezli anlayışın eleştirilmesini ve dünyanın farklı bölgelerinin tarihe katkılarının daha fazla ön plana çıkarılmasını savunur. Dünya tarihine daha geniş bir çerçeveden bakma çağrısında bulunan Hodgson, tarihin sadece Batı medeniyetinin anlatısıyla sınırlandırılamayacağını, küresel etkileşimlerin ve karşılıklı ilişkilerin daha iyi anlaşılması gerektiğini vurgular.
Cevvela Yorumu
Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek kitabı, Marshall Hodgson'un dünya tarih yazımındaki Batı merkezci bakış açısına getirdiği eleştiriler ve dünya tarihine daha geniş bir perspektiften bakma çağrısıyla, tarih yazımında önemli bir boşluğu dolduruyor. Hodgson’un dünya tarihini daha dengeli ve çok merkezli bir perspektiften ele alma önerisi, özellikle Batı medeniyetinin üstünlüğüne dayanan klasik tarih anlatılarını sorgulayanlar için oldukça değerli. Kitabın en önemli katkılarından biri, Hodgson’un dünya tarihine İslam medeniyetinin rolünü güçlü bir şekilde dahil etmesidir. İslam dünyasının Batı üzerindeki etkileri ve küresel tarihe yaptığı katkılar, genellikle Batı merkezci tarih anlatılarında göz ardı edilmiş ya da küçümsenmiştir. Hodgson’un bu konuda getirdiği derin analizler, İslam medeniyetinin sadece dini bir yapı değil, küresel bir güç olarak dünya tarihinde oynadığı rolü anlamamıza yardımcı oluyor. Benim değerlendirmem, Hodgson’un dünya tarihine dair getirdiği bu bakış açısının, özellikle bugünün küreselleşen dünyasında oldukça anlamlı olduğudur. Tarihsel olayların, sadece Batı medeniyeti çerçevesinde ele alınmasının yetersiz olduğu fikrine katılmakla birlikte, Hodgson’un bu eleştirisinin daha geniş bir kabul görmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle eğitim sistemlerinde öğretilen tarih kitaplarının, Batı merkezci anlatıları desteklemesi, dünya tarihinin tam anlamıyla kavranmasını engelleyen önemli bir sorundur. Ancak kitabın bazı eleştirilecek yönleri de bulunuyor. Öncelikle, Hodgson’un dünya tarihini yeniden düşünme çağrısı, tarihçilerin daha geniş bir perspektifle olaylara bakmalarını önerse de, bu geniş perspektifin nasıl sağlanacağı konusunda net bir yol haritası sunmuyor. Özellikle dünya tarihinin yeniden yazılması sürecinde, hangi metodolojik araçların kullanılacağı ve tarihçilerin hangi kriterlere göre bu geniş perspektifi benimseyeceği soruları yanıtsız kalıyor. Kitabın bir diğer eleştirisi, dünya tarihini yeniden düşünme çabasının, her kültür ve medeniyetin tarihe eşit derecede katkı sağladığı fikrine dayanan bir denge arayışıyla sonuçlanabileceği yönündedir. Bu durum, bazı tarihsel gerçekliklerin göz ardı edilmesine yol açabilir. Her medeniyetin ve toplumun dünya tarihine yaptığı katkılar aynı büyüklükte değildir ve tarih yazımında bu tür denge arayışlarının tarihsel gerçeklikleri çarpıtma riski bulunabilir. Yine de, Hodgson’un dünya tarihine dair getirdiği eleştiriler, özellikle küresel etkileşimlerin tarih yazımında daha fazla yer bulması gerektiği konusunda son derece isabetlidir. Günümüz dünyasında kültürel, ekonomik ve politik sınırların giderek silikleştiği bir çağda, tarihyazımının da bu gerçekliklere uyum sağlaması gerektiği açıktır. Tarihi sadece ulusal veya yerel bağlamda anlamak, geçmişi ve bugünü anlamada bizi sınırlı bir bakış açısına hapseder. Hodgson’un bu sınırlı bakış açısına karşı geliştirdiği küresel tarih perspektifi, hem akademik tarihçilerin hem de genel okurun dünya tarihine dair bakış açısını genişletmesi için bir fırsat sunuyor. Sonuç olarak, Marshall Hodgson’un Dünya Tarihini Yeniden Düşünmek adlı eseri, Batı merkezli tarih yazımına güçlü bir eleştiri getirirken, dünya tarihine daha geniş ve dengeli bir perspektifle bakma çağrısı yapıyor. Hodgson’un bu eseri, dünya tarihini anlamada ve geçmişten bugüne daha geniş bir çerçevede bakmamız gerektiğini vurgulayan önemli bir kaynak olarak değerlendirilmelidir.
Cevvela'dan Alıntılar
"Doğu-batı ayrımı coğrafi değil, ideolojiktir."
"Çok fazla ayrıntılarda uzmanlaşmak miyopluğa sebeb olur; bu da insanı başka türden hatalara sevk eder."
"Tabii bilimlerde,özellikle matematik, astronomi, tıp ve kimyada, Batılılar açıkça Arapça kitaplara olan borçlarını itiraf etmişlerdir."
" "Rasyonalite" bir kere tesis edildiğinde ve yenilik bir kez normal kabul edildiğinde, doğal olarak, ekonomik, sosyal ve entelektüel bütün gelişmeler bunları takip etmiştir."
"Şüphesiz ki Batı, Hristiyan geleneğinin manevi ve entellektüel temellerinin şekillendiği toplumlardan sadece biridir ve diğer toplumlar Batı'dakinden çok farklı bir tarzda teşekkül etmiştir."